Uçsuz bucaksız evrenin büyük bir çoğunluğunu karanlık madde oluşturuyor. Ya peki bu devasa evrende karanlık maddenin olmadığı yerler olabilir mi?
Karanlık Madde Nedir?
Astrofizikte, elektromanyetik dalgalarla (radyo dalgaları, gözle görülebilen ışık, x-ışınları, vb.) etkileşime girmeyen, varlığı yalnız diğer maddeler üzerindeki kütleçekimsel etkisi ile belirlenebilen maddelere denir.
Wikipedia.
Yale Üniversitesinden Astronomi Profesörü Pieter Van Dokkum’un uzak evrende DF2 adı verilen cüce bir galaksiyi keşfetmesi, tüm galaksilerin doğuşlarından itibaren karanlık madde barındırdığı düşüncesinin de değişebileceğini gösteriyor.

Twitter Adresi: https://twitter.com/dokkumpieter
Üniversite Erişim Linki: https://physics.yale.edu/people/pieter-van-dokkum
Keşif kamuoyuyla ne zaman paylaşıldı?
Keşif van Dokkum ve arkadaşları tarafından 2018 yılında Nature Dergisinde kamuoyuyla paylaşıldı.
Keşifte son durum ne?
DF2 adı verilen cüce galaksinin aslında 2019 yılında raporlaştırılan DF4’de dahil olmak üzere karanlık madde içermeyen tüm galaksilerin bir izi olduğu düşünülüyor. Yani karanlık madde içermeyen galaksi sayısı sandığımızdan da çok olabilir. Halihazırda karanlık madde barındırmadığı tespit edilen 10 galaksi bulunmuş durumda.
DF2 ve DF4 bir çarpışmanın izlerini mi taşıyor?
Bunun cevabı evet gibi görünüyor. Oxford Üniversitesi’nden gökbilimci Joseph Silk bu çarpışmayı “kurşunun cüceyle çarpışması” olarak adlandırıyor.
Dünya’dan yaklaşık dört milyar ışık yılı uzaklıkta meydana gelen bu çarpışma, kümelerdeki esrarengiz karanlık maddeyi, yıldızlar ve gaz gibi daha tanıdık nesneleri oluşturan sıradan maddeden ayırdı.
Karanlık madde, normal madde ile yalnızca kütle çekimsel olarak etkileşime giriyor gibi görünüyor, bu da yüksek hızlı bir çarpışma sırasında hareket etmeye devam ettiği anlamına geliyor.
Bu keşif bize ne söylüyor?
Van Dokkum’un ekibi, bu karanlık maddenin egemen olduğu ata gökadalardan birinin aşırı silik silüetini muhtemelen saptadı. Diğer atayı aramayı ve yakın zamanda piyasaya sürülen James Webb Uzay Teleskobu da dahil olmak üzere yeni nesil gözlemevleriyle tüm sistemi daha fazla incelemeyi umuyorlar. Bu çaba, yalnızca tuhaf gökadalar için bu belirsiz açıklamayı doğrulamakla kalmayıp, bilimdeki en önemli sorulardan biri olan varsayımsal karanlık madde parçacıklarının araştırılmasını da kolaylaştırabilir.