Ürdün yakınlarında avcı-toplayıcı atalarımızın mevsimlik olarak kullandıkları düşünülen bir kamp alanında yapılan kazılarda ilginç bir ölü gömme ritüeline rastlanıldı.
İnsanların öldükten sonra yaşadıkları ev içinde bir yere gömülmeleri ya da kremasyon yönteminin Neolotik Çağ çiftçilerinden bile daha öncesine gittiği zaten biliniyordu. Ürdün’ün doğusunda mevsimsel olarak kullanılan bir kamp alanında keşfedilen kadın iskeleti, insanların ölülerini belirli yapılarla ilişkilendirmesi, öldükten sonra o yapıların içinde onları muhafaza etmesinin mağaralardan çıktıktan sonra da nasıl devam ettiğini bize gösteriyor. Fakat bir farkla…
Bulunan kadın iskeletinin yanmış olduğunun keşfedilmesi ve pozisyonu bize bazı şeyler söylüyor. Kadın iskeleti cenin pozisyonunda ve yan bir biçimde yatıyor. Kemiklerinin üzerinde yanık bulguları ve yatmış olduğu yerdeki yangını gösteren tortular, kadının çıkan bir yangında yanarak öldüğünden ziyade önce gömüldüğü daha sonra içinde bulunduğu yapıyla beraber yakılmış olduğunu gösteriyor. Yani hem kadim bir gömme geleneğinin hem de kreamosyon yönteminin daha makro ölçekte gerçekleştirilmiş olduğunu görüyoruz.
“Bir kişinin ölümü ile bir yapının yıkımı bir cenaze töreninde birleşiyor. Ölü bir kadının cesedi bir kulübe gibi yapının içine yerleştiriliyor ve sonrasında yakılıyor. Bu ritüelde ateş kullanımının bir tür dönüşüm, yeniden doğuş, arınma veya yaşam ile ölüm döngüsü anlamına gelebileceğini düşünebiliriz.
California Üniversitesi’nden Arkeolog Lisa Maher
Muhtemelen mevsimlik kamp olarak kullanılan bu bölgede geçici olarak inşa edilen yapıları bir yerden bir yere giderken yanlarında götüremeyecekleri için kamp süresinde ölen insanları bu yapıların içinde gömüp daha sonrasında yapıyı yakarak bir ritüel gerçekleştiriyorlardı.